Bugün misafirim var dedim ama bu yazıyı yazmadan mutfağa girmeyeceğim Çünkü uzuuun zaman önce söz vermiş bir türlü yazmak adına doğru zamanlama ve ruh haline girmemem sorunu yaşadım. Ancak bugün yazmak adına en uygun gün! Dün tam olarak 2. ayımıza girmiş bulunmaktayız. Ayy utanmalıyım ben hala düğün yazımı yazamadım :)
Neyse bugün kendimi affettirmiş olacağım bu uuuzuuun yazıyla. Umarım sıkılmadan okursunuz :)
Düğünüm Bursa 'da ve hiç bilmediğim bir şehirde olduğundan bir gelin için en önemli şey Kuaför kısmını benim için büyük bir sorunsalı idi! Uzun araştırmalar, yardımlar sonucu bir çok kuaförlere görüşüp son hafta ani bir kararla düğün salonunun kuaförüne kendimi atmaya karar verdim. öyle büyük bir risk idi ki, bir yandan kuaför seçme tercihinden daha az stresli olacağını düşündüm ve düğün günü elimde bir fotoğraf bir model olmadan girdim salona. Ama sonrasında anladım ki düğün ve kendiniz adına belirli tarz oluşturup bunu kuaföre anlatıp, kendinizi bıraktığınızda çok daha iyi sonuçlar doğuruyor!
Ben gelinliğimi seçerken, kendimi o günde hayal ederken hep vintage bir gelin olmayı istedim. Kuaföre gittiğimde ise bunları ve bir kaç sevdiğim stilden bahsedince belki dünya para döksem sahip olamayacağım sıfır stres ve mükemmel bir saç modeli ile çıktım. Öyle ki tüm düğün ve sonrası benim saçım, gelinliğim konuşuldu.
Önce biraz hazırlık kısmından bahsedelim. Kuaför karma olduğundan ve kapalı gelinler olduğundan fotoğrafçımı içeri almadılar. Bu nedenle işin hazırlık kısmını canım dostum, aynı zamanda nikah şahidim olan Eba Esra fotoğrafladı. Burdan ona hiç söylemekten bıkmadığım bir şeyi yinelemek istiyorum. iyi ki var!
Gelin bluzumu ise sevgili Nanay Design düğün hediyesi olarak son dakika sürprizi yaptı :)
Kızcağız saçlarıma erişebilmek için ayağının altına tabure aldı buna rağmen kollarıyla nasıl uzandığına bakar mısınız :)
Makyajım kahve tonlu, belli belirsiz idi. Ten rengimi bir kaç ton daha koyu yapmalarını istedim gelinliğin içinde beyazlıktan kaybolmamak adına. Çok iyi dengelediler makyajımı, sadece bir tek kirpiklerim çok ağırdı. Ve keşke daha uzun ve belirgin bir kirpik seçseymişim diyorum geriye baktığımda. Ama olsun. İstediğim gibi duru bir makyaj oldu.
Daha önce inatla örgü isteyen, asla taç takmayacağım diyen kız nerede yahu, gören var mı onu? :) İşte bu nedenle hiiç asla demeyin gençler. Bu değişikler hep son dakika kararları oldu. Bir anda topuz yaptırmaya ve taç kullanmaya karar verdim.Ama olsun, saçım makyajım ile hayalimdeki şeyi alabildiğime çok mutluğum! :)
Ayakkabım evet, babetti. Ve kızlar içinizde henüz evlenmemiş ve yakında düğünü olan varsa lütfen topuklu eziyetini çekmeyin. Diğer gelinler ayak ağrısıyla ölür ve piste en fazla 15 dk durup oturmaya giderken ben daha salondaki gelin koltuğuna hiiç oturmadım bile. İnanın gelinin ayakkabı ayağında görünmüyor bile..
Gelin ayakkabılarımın çizimini davetiyemizi de çizen sevgili dostum Doa Design Demet Özge Aykan yaptı. Üzerindeki inci detaylar ise bana ait. Düğün öncesi ayakkabımın altına ismini yazmamı isteyenler için bir yazı yazmıştım. Hepinizi yazdım. Ve kurşun kalem kullandığım, pistten hiç inmediğim için hepiniz silindiniz. Bu sene çok düğün olacak sayemde :D
Ve yağmayan yağmur o gün bizim için şakır şakır yağdı. Kimi der kısmetli gelinsin kimi der tencere dibi mi yalarsın ama bizce keşke olmasaydı. Mesela dış mekan çekimini yapalım derken iç eteğim sırılsıklam oldu ve nitekim de doğru düzgün iş çıkmadığından çekimi düğünden 2 hafta sonraya ertelemek zorunda kaldık. Haa ben gelinliğimi bir daha giydim keyifli oldu ama o günün enerjisi çok başka. İnsanın gözündeki heyecanı , mutluluğu fotoğraflara nasıl yansıyor. Biz şimdi fotoğraflara bakınca bunu net görebiliyoruz. Velhasıl efenim yağmurlu bir günde evlendik biz.
Ve aradaki detayları sonra yazacağım ama artık salona girsin mi yeni çift :)
Ve artık gecenin sonu, bizi hala fotoğraflamaya çalışan fotoğrafçılara sevgilimin tepkisi. Bu kadar güzel yakalanabilirdi ancak :)
Her güzel şey gibi öyle hızlı geldi geçti ki. hala keşke yine olsa, geri dönebilsem o güne diyorum.
Bir insanın hayatı boyunca yaşayabileceği en yoğun heyecanın olduğu bir kaç andan biri. Düğünüm ile ilgili hiç bir nokta eksik, kötü olmadı. herkesin hayali gibi olur dilerim. çok büyük beklentiler içine girmeden bir yola girerseniz daha az mutsuz oluyorsunuz birde sanırım. Bu hikayede aldığım en büyük ders stresi bir kenara bırakmak, nitekim her şey olacağına arıyor ve 3 - 4 saatte geliyor geçiyor. geriye anılar kalıyor. Kimse birbirini kırmasın, üzmesin, yüzler gülsün yeter ki :)
Birde gelin adaylarına verebileceğim en doğru tecrübe aktarımı şu olacaktır. Kendinizi bir tarzda hayal edin gelinlik seçmeden önce. Ne tarz bir gelin olmak istediğinize karar verince her şey daha kolay. Günlük hayatta sizinle birleşen bir tarzınız varsa şaşmayın, o olmak için uğraşmayın. Ben uzun kollu gelinlik istedim hep çünkü gerçekten kraliyet gelinlerine karşı inanılmaz hayranlığım vardı. Ve nostaljik görüntüyü çok seviyorum. Bu nedenle ben uzun kollu istiyorum deyince çevrem hemen '' ııyy inanmıyorum '' demişti. Ama düğün günü hepsinin ağzı açık kaldı. Önemli olan taşıyabilmek. Ben bu gelinliğin dışında başka bir şey taşıyamazdım, çok eminim! Gelinliğimi Miss Defne 'de özel tasarım yaptırdım. Ekip şahane idi, ruhumu böylesine güzel anladıkları için onlara da bir teşekkür etmem şart. kesinlikle tavsiye ederim İzmir , İstanbul şubeleri var.
Neyse .ok uzattım fıstıklar. Düğün yazısının ikinci bölümü dış mekan çekimleri olacak :)
Umarım okurken sıkılmadınız hikayem. Ve bu süreci en başından beri beraber yaşadığımız için yorumlarınız bende çok kıymetli. nasıl buldunuz Nimo Gelini? ^_^
Bu arada Bursa 'ya gelin gitmedim hep bu durum yalnış anlaşılıyor İstanbul' da yaşıyor artık Nimo kız :)
Bu arada Bursa 'ya gelin gitmedim hep bu durum yalnış anlaşılıyor İstanbul' da yaşıyor artık Nimo kız :)